X

Yaşlılıkta Depresyon

Yaşlılıkta Depresyon

YAŞLILIKTA DEPRESYON NEDİR?

NASIL TEDAVİ EDİLİR?

İnsanlar üzülebilir yada sevinebilir..  Duygularımız yaşamın doğal bir  parçasıdır. Ancak, hüzün , üzüntü, karamsarlık ve hayattan keyif almada azalma ve  sıkıntı hali devamlılık gösterir, günlük yaşamı kötü  etkilemeye başlarsa bu bir “Depresyon  Hastalığı” olabilir. Depresyon Hastalığı gençler gibi yaşlılarda da olabilir. Yaşlılar da gençler gibi neşeli, konuşkan, keyifli olmalıdırlar.
Yaşlanınca, içine çekilmek, üzülüp ağlamak, çabuk duygulanmak ve alınganlaşmak, insanlardan uzaklaşıp, az konuşur hale gelmek , uykusuz geceler geçirmek, sıkıntılı olmak, unutkanlaşmak yaşlanmanın doğal bir sonucu değildir. Bu durum “depresyon hastalığı” ile ilgili olabilir.  Bu hastalığın da tedavisi  tıpkı yüksek tansiyon,  yada zatürre gibi mümkündür.

Depresyon geçici bir ruh hali değil bir hastalıktır…
Bir olay karşısında duyulan keder ya da günlük üzüntülü ruh hali depresyon hastalığı değildir. Üzüntülü  ya da kederli bir insan günlük yaşantısına devam edebilir. Depresyon hastası ise normal yaşantısına dönmesini engelleyen belirtilerle boğuşmak zorunda kalır.  Ailelerin yaşlılarındaki depresyonu tanımaları  zor olabilir. Yaşlı kişilerde ne tür duygular yaşadıklarını anlatmaya çekinebilirler. Diğerlerini kırmaktan korktukları için konuşmaz ve  akıl hastası damgası yemekten veya hastalıklarının bir karakter zayıflığı olarak görülmesinden çekindikleri içinde psikiyatriste başvurmazlar .

Aileler dikkatli olmalıdır…
Aile fertlerinin yaşlılarını gözlemesi , ondaki davranış ve huy değişikliklerine dikkat etmesi ve yaşlı kişiyi dinleme zaman ayırması gerekir.Yaşlı aile bireyinin hayata katılımı, uykusu , iştahı, ağlama sıklığı, sıkıntısının olup olması ip uçları verebilir. Yaşlı kişideki duygusal zorlanma belirtileri süreklilik gösteriyorsa dinlenmekle, tatile gitmekle, konuşmak veya öğüt vermekle azalmazlar
Depresyon hastalığı , bu konuda eğitimli uzmanlarca tanımlanıp tedavi edilmesi gereken tıbbi bir durumdur. Tedavi edilmeyen depresyon aylar, hatta yıllar boyu sürebilir.

Tedavi edilmeyen depresyon:

  • Başka ek hastalık belirtilerinin daha da kötüleşmesine( şeker yada yüksek tansiyon..)

  • Hastanın ve ailenin yaşam kalitesinin düşmesine,

  • Aile içinde gerginliklere ve ilişki bozulmalarına,

  • Beklenenden erken ölümlere

  • İntihar yada başka üzücü olayla sonuçlanmalara yol açabilir.

Doğru tanımlanıp, tedavi edilen depresyon hastalarının %80’i ise iyileşip eski normal yaşantılarına devam edebilirler.

Depresyon belirtilerini bilmek gerek..

  • Devamlı üzüntülü kederli ve moralsiz olma hali (iki hafta veya daha uzun süreli)

  • Hevessizlik ve aşırı isteksizlik

  • Eskiden zevk aldığı işlevlerin artık zevk vermemesi

  • Düşüncelerde yavaşlama ve  karasızlıkların artması

  • Parasal ve sağlık sorunlarında yersiz aşırı endişeler

  • Sık ağlamalar ve aşırı duygulanmalar

  • Kendini ümitsiz ve çaresiz hissetmeler

  • Gelecekten beklentisinin kaybolması

  • Kilo değişiklikleri( verme yada aşırı alma)

  • Yerinde duramama ve huzursuzluk

  • Uyku bozukluğu ( azalması yada aşırı yatma)

  • Tıbbi tedavilerine uymama ve ölme isteği

  • Doktorların bir neden bulamadığı çeşitli fiziksel yakınmalar. ( ağrılar, uyuşmalar, gaz ve geğirti,halsizlik…)

Depresyonun en önemli sonucu kişinin kendini normal sosyal aktivitelerden ve yaşamdan çekmesidir. Depresyonlu kişi bu  “kendimi iyi hissetmiyorum” veya “ halim yok” gibi bahaneler getirirler. Aynı nedenlerle, dış görünüşlerini ihmal etmeye, yıkanma beslenme, veya gerekli ilaç kullanımını ihmal etmeğe başlar. Depresyonun da tıpkı diğer hastalıklar gibi değişik tipleri ve dereceleri vardır. Herhangi bir üzüntüsü yok gibi görünen  yaşlılarda, uyku bozukluğu, kilo kaybı ya da sebepsiz fiziksel yakınmalar gibi belirtiler gösterebilir. Bu kişide klinik depresyon hastalığı  başlamışta olabilir veya aynı bulgular başka bir  önemli hastalığın belirtileri olabilir. Bu konuda doğru tanıyı sadece ve sadece bir doktor koyabilir.

Herkesin başına gelebilir….
Bazen depresyon hastalığı  hiçbir belirgin neden olmadan ortaya çıkabilir. Diğer bir deyişle, depresyonun ortaya çıkması için kişinin yaşamında “ille de acı” olması gerekmez. Bunun nedeni, hastalığın çoğunlukla beyindeki biyolojik değişiklikler sonucu , beyinde bazı maddelerin eksilmesi ile oluşmasındandır. Depresyon hastalığı bir delilik , kişilik zafiyeti değildir. Yaşlıların eğitimi, mali durumu , köyde yada kentte yaşaması da etkili değildir.
Yaşlılarda depresyonun daha anlaşılır biyolojik nedenleri vardır. Beyin ve vücut yaşlandıkça bazı doğal biyo-kimyasal değişimler de oluşmaya başlar. Beyin hücrelerinde ölme, küçük beyin damarlarının iş görememesi, beyindeki bazı maddelerin kalıcı olarak düzenini bozabilir.Bu durum psikiyatrik hastalığı ortaya çıkarır. Araya giren inme, şeker, yüksek tansiyon, kanser, kalp yetmezliği, solunum hastalıkları gibi durumlar, kişinin genç yıllarındaki psikiyatrik durumu, aileden gelen genetik yapısı veya yaşlanma sonucundaki değişiklikler ileri yaştakileri kişileri depresyon hastalığına girme olasılığını artırır.

Yinede hayattaki değişiklikler depresyon hastalığını etkileyebilir….
Depresyonun gelişmesinde birçok dış faktörün katkısı da olabilir. Bir yakının ölümü,eşin ölümü emeklilik, alıştığı yerden taşınma maddi zorluk, fiziksel yaşam şartlarının zorluğu gibi durumlarda  depresyonun tetikleyicisi olarak tanımlarlar. Ölümden sonra normal bir yas veya üzüntü gittikçe uzayan, yoğun bir üzüntüye  yol açan ve tıbbi bir müdahale gerektiren duruma dönüşebilir. Bir hayat arkadaşının ya da eşinin ölümü genelde ileri yaşlarda görülen bir olaydır. Böylesine bir kaybın ardından yas tutmak normaldir. Ancak bu üzüntü uzadıkça uzar, ya da aşağıdaki belirtilerden birini de kapsarsa depresyona dönüşebilir:

  • yakının ölümünden doğan suçluluk duygusu

  • kişinin kendi ölümünü düşünmesi

  • kendini değersiz hissetmesi

  • her zamanki düzeyinde iş görememesi

  • uyku bozukluğu

  • kilo kaybı

Yaşlının duyu organlarının iyi çalışmaması; sağırlık ve körlük gibi..,
Ani veya uzun süren stresler veya fiziksel çevresindeki zorluklar  depresyonun  oluşumuna katkısı olabilir;Çok merdivenli binada oturan romatizmalı bir kişi, Ailesini yeterince göremeyen ve yalnız yaşayan kişi, Alıştığı ve rahat ettiği ortamdan uzaklaşmak zorunda olan kişi gibi

Riskli Diğer Hastalıklar….
Yaşlılarda depresyonu en sık tetikleyen faktörlerden biri  tıbbi hastalıklardır. Öte yandan depresyon hastalığı da diğer hastalıkların bulgularını daha da kötüleştirir. Aşağıdaki hastalıklar ileri yaş depresyonu ile sıklıkla ilişkilidir:

  • Bunama hastalıkları başta da  Alzheimer hastalığı olmak üzere,

  • kanser

  • Guatr bezinin az  çalışması

  • Parkinson hastalığı

  • Kalp hastalıkları

  • Karaciğer ve böbrek yetmezlikleri

  • Yüksek tansiyon

  • İnme

  • Beyin tümörleri

  • Kronik ağrılı hastalıklar, Romatizma gibi

  • Şeker hastalığı

İntihar riski ortaya çıkabilir
Yaşlılarda intihar diğer yaş gruplarına oranla çok daha yaygındır. Yaşlıların intihara kalkışmaları, ya da bu yöndeki yoğun düşünceleri  varsa mutlaka doktora götürülmelidir.

Depresyonlu bir hastaya sorulması uygun ve önemli sorular şunlardır:

  • Yaşamın kendisi için artık bir seçenek olmadığını mı düşünüyor?

  • Kendisine  zarar verme düşünceleri oldu mu?

  • Hayatına son vermeyi planlıyor mu?

Depresyonlu kişilerin çoğu aslında  ilgi, himaye ve desteği isterler, ancak korkarlar ve yardıma karşı koyabilirler. İntihara yatkın bir yaşlı kişinin yakınları ve arkadaşları anlayışlı sabırlı olmalı ve mutlaka konuyu önemseyip kişiyi doktora götürmellidirler. Evdeki ilaçları ve silahları ortadan kaldırmak, kendine zarar verebileceği şekilde onu yalnız bırakmamak , doktorları veya psikiyatristi ile yakın işbirliği içinde tedaviye uymasına yardımcı olmak, gerekirse hastanede yatarak tedavisine destek olmalıdırlar

Depresyon tedavi edilebilir…..
Yaşlı hastalar depresyon tedavisinden çok yararlanırlar. İleri yaş depresyonu için son derece etkili tedavi yöntemleri vardır. Hekimlerce uygulanan bilinen tedavi yöntemleri şunlardır:

  • Psikoterapi ( belirli aralıklarla uygulanan konuşma tedavisi)

  • Antidepresan ilaçlar

  • şok tedavisi (elektrokonvulsif terapi)

Psikoterapi; depresyonun tedavisinde ilaçla beraber ya da ilaçsız olarak önemli bir rol oynar. Bu tür tedavi genelde hafifle orta depresyon vakalarında tek olarak kullanılır. Kısa dönemli tedavinin (10-20 hafta) birçok türünün etkili olduğu kanıtlanmıştır. Genellikle haftada bir yapılan 45 dakikalık görüşmeler şeklindedir. Tek tek yada bir grup kişi ile beraber olabilir. Depresyonlu hastanın kendisine yakın ve yaşlılar konusunda deneyimli bir terapist bulması önemlidir.

Antidepresan ilaçlar; beyindeki maddelerin seviyesini değiştirerek etki ederler. Etki etmeleri için 2-3 hafta beklemek gerekebilir. Mutlaka doktor kontrolünde kullanılmalıdır Antidepresan ilaçların genelde 6 ayla 1 yıl arası kullanılması gerekmektedir. Beklenen, ilacın kullanımından 4 ile 12 hafta sonrası net sonuçların görülmesidir. Bu süre sonunda gerileme yoksa hasta doktoruna danışmalıdır. Antidepresan ilaçlar alışkanlık veya bağımlılık yapıcı değildir.Uyuşturucu değildir. Depresyon tekrarlayan bir rahatsızlık olduğundan, yeni bir depresyon atağını önlemek için genelde iyileşmeden sonraki 6 ay daha ilaca devam etmek gerekebilir. Dozu atlamak veya belirtilenden fazla almak ilacın etkisini tehlikeye sokmaktadır. Benzer olarak, ilacı erken kesmek de depresyonun tekrar ortaya çıkmasıyla sonuçlanmaktadır. Hatta, tedavi olduktan sonraki dörtle altı ay içinde ilacı kesen hastaların çoğunda depresyon nüks etmektedir.
Antidepresan ilaçları mutlaka psikiyatristlerle konuşarak ,onların seçtiği şekilde almanız gerekir. İstenmeyen bir yan etki gördüğünüzde yine doktorunuza danışarak ilaçları kesiniz.

Elektrokonvulsif terapi (Şok tedavisi) insanlarda gereksiz yere korku uyandıran bir tedavi yöntemidir. Gerçekte, ileri derecede depresyonun tedavisi için en emin, en hızlı, ve etkili yöntemlerden biridir. Hayat kurtarıcı olabilir. EKT genelde antidepresan ilaçlara cevap vermeyen veya ilaca toleransı olmayan hayati tehlikedeki hastalar için en iyi seçimdir.

Hastanın depresyonunu tedavi için en iyi yöntemi , iyi bir değerlendirmeden sonra doktoru belirleyebilir. Depresyonun tedavisi hem hasta hem de doktor açısından sabır ve sebat gerektirmektedir. Bazen, tam bir iyileşmeden önce birkaç değişik tedavi yöntemi uygulanmalıdır.

Depresyonlu hastanın ailenin yapabilecekleri…. 
Depresyonlu olabilecek bir hastaya yardım için atılacak ilk adım, onun bir psikiyatriste, tercihen bir yaşlılık psikiyatristine başvurmasını  sağlamaktır. Depresyonun kolayca tedavi edilebilir tıbbi bir rahatsızlık olduğu, yaşlanmanın normal bir evresi sayılmadığı önemle hatırlanmalıdır. Bu yüzden, hastalığın belirtilerini anlamak ve tanımlamak son derece önemlidir. Günlük yaşamı etkileyen belirtiler görüldüğü takdirde, her rahatsızlıkta olduğu gibi hekime danışılmalıdır Depresyonlu yaşlının içine kapanık veya aklının karışık olması halinde gerekli bilgiyi verebilecek bir yakını ya da arkadaşıyla doktora  gitmesi daha faydalı olacaktır. 

Doktor önce depresyonun altında başka bir  hastalığın veya kullanılan bir ilacın etkisini araştırır.. Hasta ve aile ile görüşülerek tanıyı koyar ve en uygun tedaviyi düzenler. Verilen tetkiklerin yapılması, ilaçların düzenli alınması ve gerekli kontrollere gidilmesi için ailenin yardımına ihtiyaç vardır. Evde hastaya sabırlı ve anlayışlı davranmak , onu dinlemeye zaman ayırmak yemek yemesine ve yeterince sıvı almasına yardımcı olmak gerekebilir. İntihar düşüncesi olan yaşlıları yalnız bırakmamak evde,göz önünde silah, kesici alet, kalın ip veya gereksiz ilaç bulundurmamak önemlidir. hastanın rahat havadar bir odada dinlenmesi uykularının düzenli olmasına yardım edilmesi , yemeği red eden hastalarda sık ve küçük öğünler verilmesi , doktorların diğer önerilerinin de dikkatle uygulanması gerekir. Hastanın iyileşmesi zaman alabilir, tüm bu süreç içinde ailenin desteği ilgi ve şefkati tedaviye çok yardımcı olacaktır.