-
-
PSİKİYATRİST PSİKOTERAPİST
Dr. Fethi TURAN
Çocukları cinsel istismardan korumaya yönelik tavsiyeler
ÇOCUK CİNSEL İSTİSMARI ve AİLE
Çocukların cinsel istismarının yaygınlığı hakkında geniş bilgiler yoktur. Çocuklara yönelik cinsel faaliyetler çok geniş kapsamlıdır.
Başkasına muhtaç olan çocuk ve ergenlerin, kendilerinden yaşça büyük bir yetişkinle veya kendilerinden büyük biriyle cinsel faaliyette bulunmasıdır. Taraflar arasında yaş, fiziki güç, zeka ve gelişimsel açıdan farklılıkların olması beklenir. Çocuk, kendisinden yaşça büyük kişinin ihtiyaçlarını ya da arzularını doyuracak cinsel bir nesne durumuna sokulur. Taraflar arasında güç orantısızlığı, yani tacize uğrayanın bilinçli rıza gösteremeyecek olması gerekir. Tanım; aynı yaş grubu çocukları arasında gerçekleşenleri, zorlama olmayan durumları, kapsam dışında bırakmaktadır.
Çocuk cinsel istismarının, aileler için konuşulması ve kabul edilmesi zordur. Ancak çocukların ve ailenin ruh sağlığı ve gelişimleri açısından da bir o kadar önemlidir. Aileler, cinsel istismar konusunu öğrenmeli, kendilerini geliştirmelidirler. Cinsel istismar, hayatın bir gerçekliğidir. Tarih boyunca tekrarlanan, maalesef evrensel bir olgudur. Bu nedenle, bu durumu yaşamın gerçekliği olarak kabul edip, çocuklar eğitilmelidir. Aileler genellikle cinsel istismar kavramına kendilerini uzak hissederler. Kendi çocuklarının başına böyle bir şeyin gelebileceğine inanmak istemezler. Çoğunlukla aile içinde cinsel ve bedene yönelik konuşmaları onaylamazlar. Özellikle geleneksel yapıdaki ailelerde, cinselliğe ilişkin konuları konuşmak onaylanmadığı gibi, ayıp görülerek, utanç ile yaklaşılmaktadır. Böylece çocuklar, aileleri ile cinselliğe yönelik konuşamamaktadırlar. Cinsellik ve kendi bedenleri hakkında bilgileri olmadığında, cinsel istismarcıların tuzağına daha kolay düşebilmektedirler. Başlarına gelen herhangi cinsel bir eyleme anlam verememekte, konuşmaktan kaçınmaktadırlar. Hatta, sırf bu nedenle bile cinsel taciz eylemlerine uzun zaman boyunca maruz kalmakta, karşı duramamaktadırlar.
Çocuk cinsel istismarında bulunanların genellikle belli özellikleri olduğu, ancak yabancıların olabileceği düşünülür. Bu kesinlikle yanlıştır. Cinsel istismara sebep olan kişiler, çoğu kez çocuğun tanıdığı, güvendiği ve sosyal yönden de ilişki içinde olunan kişilerdir. Araştırma sonuçlarına göre; cinsel istismara sebep olan kişiler, çoğunlukla aile üyelerinden olmaktadır. Çocuk üzerinde etkisi olan anne ya da baba, büyük kardeşler, kuzenler, üvey kardeşler, amca, dayı, üvey anne ve babalar, büyük baba vb. olabilmektedir. Keza, ebeveyn sorumluluğunu üstlenen bakıcı, kreş, okul, yurt gibi, çocukların bakımlarının yapıldığı kurumlardaki görevlilerde olabilmektedir. Yine yaşanılan mekanın çevresindeki, çocuğun tanıdığı ya da tanımadığı dükkan sahipleri, o bölgede oturanlar tarafından da yapılmaktadır. Kısaca söylemek gerekirse, çocuk cinsel tacizi çocuğa yakın, çocuk üzerinde güç ve otorite sahibi olan kişiler tarafından sıklıkla yapılmaktadır.
Çocuk cinsel istismarının sıklığı konusunda kesin bir şey söylemek mümkün değildir. Cinsel istismar vakalarının pek çoğu, yasal olarak ortaya çıkarılamamakta, kanıtlanması da bir o kadar zor olmaktadır. Ancak yaygın olan bir görüşe göre, 4 kız ve 6 erkek çocuktan birinin cinsel istismara maruz kaldığı yönündedir. Kız çocuklarının aile içinden, erkek çocukların ise aile dışından cinsel istismara maruz kaldıkları iddia edilmektedir. Ancak bu noktada, erkek çocuklarına yönelik tacizin, gizli tutulmaya çalışıldığı, yakıştırılamadığı, erkeklik imgesine zarar vereceği gibi düşünceler, tacizin üstünün örtülmesine sebep olabilmektedir.
Cinsel istismar vakalarının açığa çıkarılması yönündeki en büyük engellerden biri de ailelerin, bu konuyu,” kol kırılır, yen içinde kalır” mantığı ile örtbas etme eğilimidir. Çocuğun başına gelen istismar olgusu, aile içi dengeleri bazen alt üst edebilmektedir. Cinsel istismara maruz kalan çocuğun ailesi, bu konuyu ağır bir namus meselesi haline getirip, namus davasına dönüştürebilmektedir. Tacizi öğrenen bir ebeveyn bunu diğeri ile paylaşamamakta, ailenin geleceği için, taciz saklanmakta, sır olmaktadır.
Çoğu kez de cinsel tacizin faturası kurban durumundaki çocuğa kesilmektedir. Çocuğun hayatı kısıtlanmakta, suçlanmaktadır. İnsanlara, hayata olan güven duygusu, onarılması zor yaralar almaktadır. Yetişkinlik yaşamında etkileri devam etmekte, cinsel işlev bozuklarından, ciddi kaygı ve depresif bozukluklara kadar etkilenmektedir. Pek çok kişilik bozukluklarının, alkol madde bağımlılığı, dürtüsel davranışların altında, çocukluk çağı cinsel istismar olgusu çıkmaktadır. Yaşam boyu etkisi sürebilen cinsel istismar olgusuna aileler gereken önemi vermeli, kendilerini ve çocuklarını eğitmelidirler.
Cinsel istismar olguları, gerçek fiziksel temasın olduğu temaslı ve temassız davranışlar olarak ele alınmaktadır.
Temassız denen cinsel davranışlar, aynı zamanda, gerçek fiziksel temasa hazırlama, baştan çıkartma, kandırma evresini de göstermektedir.
· Çocuğu, cinsel temas amacıyla kandırmaya yönelik eylemler, önce çocuğun güvenini kazanmak amacıyla, çocukla yalnız kalınabilecek yerlere götürmeye ikna etme,
Özellikle, küçük yaş grubu çocukları söz konusu olduğunda, pek çok sapkın davranış, çocuğa “oyun” biçiminde sunulmakta, hemen eyleme geçilmemektedir. Çocuğun rahatlaması ve uyum göstermesi için beklenebilmektedir. Bu tür temassız cinsel istismar vakaları, çocuktan yaşça büyük olan abi, abla kuzen, yeğen vb. tarafından tercih edilebilmektedir.
İnternet ortamı, günümüzde cinsel istismarın çok fazla yaygınlaştığı bir yerdir. Görüntülü iletişiminde artması ile beraber, çocuklar, ergen kız ve erkek çocukları, kamera karşısında yazıştıkları kişinin taleplerine boyun eğmekte, çıplak pozlar vermekteler. Yazışmalarda da, açıktan baştan çıkarıcı erotik iletişim öne geçmektedir. İnternet ortamındaki kişinin talimatlarına uyarak hareket eden çocukların görüntüleri tehdit olarak kullanılmaktadır.
Temaslı cinsel istismar davranışları;
CİNSEL İSTİSMAR SONRASI ÇOCUKTA OLUŞABİLECEK DEĞİŞİKLİKLER NELERDİR?
Taciz ve istismardan şüphelenilen durumlarda, çocuk itiraf etmeye zorlanmamalıdır. Tehdit ve korkutma yapılmamalıdır. Çocuk yalnız bırakılmamalıdır. Şüphelenen kişinin, kendi duygu ve davranışlarını kontrolde tutması çok önemlidir. Fark eden kişi, yoğun olarak kaygılanabilir, öfkelenebilir, kızgınlık, çaresizlik hissedebilir. Yetişkinin bu tür tepkileri, çocuğu çok daha fazla korkutup, endişelendirebilir. Çocuk iyice panikleyebilir. Söylemekten kaçınabilir.
İstismar şüphesi varsa, çocuğun kendini güvende hissettiği bir yer ve zaman da, sakin bir iletişim kurmaya çalışmakta fayda vardır. Sorgulama tarzında olmamalıdır. Yaşına uygun davranılmalıdır. Mutlaka konunun uzmanından destek alınmalıdır. Çocuklar bazen ebeveyne anlatmak yerine, bir uzmana daha kolay anlatabilmektedir.